4 Ekim 2010 Pazartesi

hayat böyle işte


Hayatımda mevcut beni mutlu eden şeyleri gözümün önüne getiriyorum; sevdicek, sevdiğim bir iş, iş ortamında sevdiğim insanlar, içinde rahat hissedebildiğim bir ev, hayatımı idame ettirecek para, belli sokaklardan geçerken burnuma gelen hanımeli ve leylak kokusu, uzun zamandır görememe rağmen arayıp varlıklarını unutturmayan dostlar, bişi öğretilen öğrencinin onu gözünüze gülümseyerek bakarak tekrar etmesi, sevdicekle big fish izlemek, feridun düzağaç dinlemek, soğuk bira ve cipsin yanında iyi müzik dinlemek, beşiktaşımın yendiği maçlar, en saçmasından da olsa oynanan halı saha maçının kazanılması, birinin sayemde gülümsediğini düşünme hissi, atilla atalay kitaplarım, sevdiğim insanlar için benden istenmeden bişiler yapma huzuru, eskiyi özlediğimde açıp eski çizgi filmleri, filmleri, müzikleri, fotoğrafları hüzünlenme özgürlüğü bla bla bla...


Çok şey var gibi biri bana nasıl böyle canlı olabiliyorsun diye sorduğunda her bir maddeyi tek tek sıralamak istiyorum, hepsinin nedenini anlatmak istiyorum en içiden geldiğince ama bakma işte üşeniyorum. çünkü her normal insan evladı gibi payı paydaya eşitleme misalli mutsuz edici detaylarda barındırıyorum hayatımda mesela; hayatımdaki aşırı hırslı insanlar, tüm yaşam olayını ego tatmin etme süreci olarak algılayan kötü değil ama yalnız insanlar, özlediğim insanlarla her istediğim zaman dertleşememe durumu, kafaları fena halde karışık dingil ergen yığını ile uğraşma zorunluluğu, sadece ıslatılmış odun ile muhatap olunacak insanlarla diyalog kurma mecburiyeti, ne oldu duruldun şşt konuş lan konuş diyen gürühla uğraşmamak için gülme, konuşma gerekliliği hissiyatı, ambulans sesleri, geçmişimde iz bırakmış insanların hatıraları, sevdiceği işi gücü bırakıp askerlik denen mantıksızlığıyla övünülen kavramı yerine getirme tarihinin yaklaşması ve yine bla bla bla...

Yani her normal insan kadar. sanırım bünyemle ilgili en sevdiğim şey bütün bu beni mutsuz eden nesneleri, olayları, kişileri herhangi bi insan evladı yanımdayken aklıma getirmeyip sadece ilk paragrafta bahsettiğim şeylerden bir hayat çizdirmesi kafamda. yalnızken ne yapıyorsa yapsın sorun değil  :) yani istatistiki bi çalışma olsun diye ya da al bak mutlu olduklarım bunlar mutsuz edenler de bunlar hadi toplayıp çıkaralım ne kalacak falan da değil demek istediğim zira ne yazsak ne çizsek insanların birbirinden istese de çok farklı olamayacağının kanıt olabilir anca. çünkü mutlu oluyoruz, mutlu ediyoruz, acı yaşıyoruz, acıtıyoruz yani hep aynı şeyleri yapıyoruz işte belki de bu yüzden en çok çok önemli şeyler yapıp kendi mutluluklarını dünyanın en büyük mutlulukları, kendi acılarını dünyanın en dayanılmaz acıları, kendilerini de dünyanın en farklı, en özel şahsiyeti olduğunu düşünen insanlara sinirleniyorum. ama geçiyor sonra zira birgün kendileriyle yüzleştiklerinde çektikleri ya da çekecekleri acılar, hayal kırıklıkları geliyor gözümün önüne üzülüyorum bu sefer. Hayatta böyle işte...

Beni mutsuz eden ayrıntılar da paylaştığım üzere askerlik yaklaşıyor canlar. ha uzadı, ha uzayacak saçmalıkları içinde başta sevdicek olmak üzere pek çok şeyi bırakacak olmanın burukluğuyla bekliyorum. biliyorum dünya dönüyor değişiyor, geldiğimde de herşey değişecek her zaman can attığım sıfırdan başlama mevzuu asker sonrası için korkutuyor mu ne? yaşlanıyoruz azizim.

Sevdicekle seyahat etmek güzel, konuşmak güzel, yemek yemek güzel, müzik dinlemek film seyretmek güzel, geyik yapmak güzel, saçma hatalarıyla ve eski fotosuyla dalga geçmek güzel, onun benle yaptığım komik hatalarda dalga geçmesi güzel ve daha bi sürü şey yalnız eski sevgilisi tarafından aldatılma hikayesini dinlemek, okumak güzel değil zannedersem. kıskançlık gibi bi durum olmadığı halde hoşuma gitmedi bu hikaye. bişiler hissettiğim insanın bir zamanlar tanımadığım etmediğim, tanımakta istemediğim bi tip tarafından duygularının piç edilmesi duymak istediğim şeyler sınıfına girmiyor zira.

ne diyorduk...

hayat böyle işte...

iyi geceler...

not: işbu entry oluşturulurken bu şarkı dinlendi çoğu kez http://fizy.com/#s/1aje94 dinlenmiştir.