1 Eylül 2010 Çarşamba

yağmur, gece

            Antalya'ya uzun bir aradan sonra yağmur yağdı. Bir yağmur bu kadar güzel olabilir. Sabah yağıp anca camdan saçma mutlu gözlerle izlenebilen muadiline inat, deniz kokulu, toprak kokulu, gece kokulu dökülen, akabinde ıslanılan güzel yağmur... Olm çok ilginç aslında bi doğa olayı bi insan evladını mutlu edebilmekte yani o kadar tırt yaratıklarız bi yerde :) tene sevdicekle aynı anda temas eden yağmur kadar mutlu edebilitesi olan herhangi bi nesne ya da bi eylem bilen, tanıyan bi insan evladı varsa söylesin çünkü benim çok da uzun sayılmayan hayatımda bünyeme bu kadar endorfin, serotonin etc. nüfuz ettiren başka bi olay yok maalesef. Bulutlarla ağarmış gökyüzünde tek tük yıldız bulup adlandırma eylemini güzel hale getirebilen süper bi olay bu yağmur + sevdicek kombinasyonu.

             Aslında sıkıcı, boğucu bir gündü. Kurun ilk günü olması sebebiyle envayi çeşit gariplik ve saçmalıkla bezeli zaman dilimi olarak geçmekteydi. Geçti de nitekim. askerlik şubesine rapor götürmek, sınıf açıp kapamak, etc. gibi işlerle cebelleşirken günü güzelleştirebilecek yegane insan evladının senaryoya müdahil olmasıyla bi nebze düzeldi bu cebelleşme süreci. Askerlik demişken bu konunun ne kadar canımı sıktığından da bahsetmeden geçemeyeceğim sanırım. yeni genelkurmay başkanımızın sanki mınakoduğumunun memleketinin heryerinden eşitlik fışkırırmışcasına yaptığı askerlikte eşitlik açıklamalarının akabinde bünyeyi basan eşten, dosttan, sevdicekten, ayrılma hissiyatının tarifi olunamaz sanırım. Zira konuştuğum yerimden patlayacak gibiyim. Şanlı ordumuzun eğitimli çay taşıyıcılarına olan ihtiyacını karşılamak için, hayatımın sevdiklerimle süper bi şekilde geçirebileceğim önemli bi kısmını kendilerine hediye etme fikri bünyeyi fena halde bunaltmakta, özellikle minik sıcak bi elin sıkıca tutulduğu yağmurlu güzel gecelerde...

          Bir eldeki mevcut umutlarla, öteki eldeki kayıp giden yıldızların yarattığı garip boşluğu dolduran güzel sevdicekle gidilen, içinde güzel, naif umutlar beslenen evin muhabbetiyle noktalanan, saçma ve sıkıcı geçecek ilk akşamda özlenecek güzel bir geceydi. İşbu postta geçen tüm şahısları sevdiğimi ama birini ayrı sevdiğimi belirterek gidiyorum. Bu gece Turgut Uyar'la veda edelim. İyi geceler.


 Ses
 Seni sonsuz biçimde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın
yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi
herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi
yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın
ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın
sen bir atmacanın en uzun çığlığısın, her türlü gökte
göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın
seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle.
T. Uyar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder